Av. Celal KAT
İÇİNDEKİLER
- GİRİŞ
- TEMEL KAVRAMLAR VE STANDARTLAR
- Yargı Bağımsızlığı Kavramı
- Tarafsızlık İlkesi
- Hukuka Bağlılık
- Adil Yargılanma Hakkı
- ULUSAL VE ULUSLARARASI HUKUKTA HÂKİM VE SAVCI STANDARTLARI
- Anayasal Çerçeve
- Hâkimler ve Savcılar Kanunu
- Bangalor Yargı Etiği İlkeleri
- Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri
- Avrupa Konseyi Tavsiye Kararları
- YARGI YETKİSİNİN KÖTÜYE KULLANIMI VE İHLAL BİÇİMLERİ
- Gereksiz Tutuklama Kararları ve Hürriyeti Tahdit
- Taraflı Yargılama ve Dış Etkilere Açıklık
- Sahte Delillerin Kullanılması
- İspatı İmkânsız İddialara Dayanma
- Yetersiz Gerekçeli Kararlar
- Yargısal Görünüm Altında Siyasi Baskı Araçları
- YARGI PRATİĞİNDEKİ İHLALLERE İLİŞKİN ÖRNEKLER
- Anayasa Mahkemesi Kararları
- Yargıtay İçtihatları
- AİHM Kararları
- HÂKİM VE SAVCI SORUMLULUĞU
- Cezai Sorumluluk
- Hukuki Sorumluluk
- Disiplin Sorumluluğu
- KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA YARGI SORUMLULUĞU
- 8. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA YARGI SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
- YARGI ETİĞİ VE HESAP VEREBİLİRLİK 1.Yargı Etiği Standardı 2. Hesap verilebilirlik Modelleri
- ÖNERİLER VE SONUÇ
- KAYNAKÇA
1. GİRİŞ
Hukuk devletinin temel taşlarından biri olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, adaletin tecellisi için vazgeçilmez öneme sahiptir. Demokratik toplumların gelişmişlik düzeyi, büyük ölçüde yargının tarafsız ve bağımsız işleyişiyle doğru orantılıdır. Hâkim ve savcıların yargılama faaliyetlerini yürütürken takip etmeleri gereken standartlar, yalnızca ulusal mevzuatla değil, uluslararası belgelerle de güvence altına alınmıştır.
Bu makale, hâkim ve savcıların yargılama yetkisini kullanırken uymaları gereken standartları inceleyerek, bu standartlara aykırı davranışların hukuki niteliğini ve sonuçlarını ele almaktadır. Özellikle gereksiz tutuklama kararları, dış etkilere açık yargılama faaliyetleri, sahte delil kullanımı, ispatı imkânsız iddialara dayanma, yetersiz gerekçeli kararlar ve yargısal görünüm altında siyasi baskı araçlarına dönüşen uygulamalar incelenmektedir.
Yargı yetkisinin kötüye kullanılması, hem adil yargılanma hakkının ihlali hem de görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, yargı mensuplarının sorumluluğu hukuki, cezai ve disiplin boyutlarıyla ele alınmalıdır. Çalışmamızda, hâkim ve savcıların hesap verebilirliğini sağlamak için ulusal ve uluslararası hukukta öngörülen mekanizmalar ve bu mekanizmaların etkinliği tartışılacaktır.
2. TEMEL KAVRAMLAR VE STANDARTLAR
2.1. Yargı Bağımsızlığı Kavramı
Yargı bağımsızlığı, hâkimlerin kararlarını verirken hiçbir kişi, kurum veya otoriteden emir, talimat, tavsiye veya telkin almaması ve etkilenmemesi anlamına gelmektedir[^1]. 1982 Anayasası’nın 138. maddesinde, “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz” denilmektedir.
Yargı bağımsızlığı, kurumsal ve bireysel olmak üzere iki boyutludur. Kurumsal bağımsızlık, yargı organının yasama ve yürütme erklerinden ayrı ve özerk olması anlamına gelirken; bireysel bağımsızlık, hâkimlerin kararlarını verirken dış etkilerden uzak olmasını ifade eder[^2].
2.2. Tarafsızlık İlkesi
Tarafsızlık, hâkimin davanın taraflarına eşit mesafede durması ve önyargısız karar vermesi anlamına gelir. Hem öznel hem de nesnel boyutları vardır: Öznel tarafsızlık, hâkimin kişisel olarak taraf tutmamasını ifade ederken; nesnel tarafsızlık, makul bir gözlemcinin hâkimin tarafsız olduğu kanaatine varabilmesini gerektirir[^3].
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), tarafsızlığı öznel ve nesnel açıdan değerlendirir ve bir hâkimin kişisel önyargılarının yanı sıra, tarafsızlık konusunda meşru şüphelere yol açabilecek dış görünümleri de dikkate alır[^4].
2.3. Hukuka Bağlılık
Hâkimler ve savcılar, görevlerini yerine getirirken Anayasa, kanunlar ve hukukun genel ilkelerine uygun hareket etmekle yükümlüdür. Hukuka bağlılık, keyfi kararların önlenmesi ve hukuk devleti ilkesinin korunması için esastır[^5].
2.4. Adil Yargılanma Hakkı
Adil yargılanma hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde güvence altına alınmıştır. Bu hak, yargılamanın makul sürede, tarafsız ve bağımsız bir mahkeme önünde, hakkaniyete uygun olarak yapılmasını gerektirir[^6].
3. ULUSAL VE ULUSLARARASI HUKUKTA HÂKİM VE SAVCI STANDARTLARI
3.1. Anayasal Çerçeve
T.C. Anayasası’nın 138, 139 ve 140. maddeleri, yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatını düzenlemektedir. 138. madde yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağını belirtirken, 139. madde hâkimlik ve savcılık teminatını, 140. madde ise hâkimlik ve savcılık mesleğiyle ilgili esasları düzenler[^7].
3.2. Hâkimler ve Savcılar Kanunu
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, hâkim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hak ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevle ilgili veya kişisel suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarılmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve diğer özlük işleri hakkındaki hükümleri kapsar[^8].
3.3. Bangalor Yargı Etiği İlkeleri
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 2003/43 sayılı kararıyla kabul edilen Bangalor Yargı Etiği İlkeleri, hâkimlerin uyması gereken etik standartları belirler. Bu ilkeler; bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve tutarlılık, dürüstlük, eşitlik, ehliyet ve liyakat olmak üzere altı temel değeri içermektedir[^9].
3.4. Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri
1985 yılında BM tarafından kabul edilen Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri, yargı bağımsızlığının korunması ve geliştirilmesi için devletlerin dikkate alması gereken temel ilkeleri belirler. Bu belge, hâkimlerin bağımsızlığı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, nitelikleri, seçimi ve eğitimi, hizmet koşulları ve görev süresi, mesleki gizlilik ve dokunulmazlık ile disiplin, görevden uzaklaştırma ve görevden alma konularını kapsar[^10].
3.5. Avrupa Konseyi Tavsiye Kararları
Avrupa Konseyi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına ilişkin çeşitli tavsiye kararları yayımlamıştır. Bunlar arasında, Hâkimlerin Bağımsızlığı, Etkinliği ve Rolüne İlişkin R(94)12 sayılı Tavsiye Kararı ve Hâkimlerin Statüsüne İlişkin Avrupa Şartı önem taşımaktadır[^11].
4. YARGI YETKİSİNİN KÖTÜYE KULLANIMI VE İHLAL BİÇİMLERİ
4.1. Gereksiz Tutuklama Kararları ve Hürriyeti Tahdit
Tutuklama, ceza muhakemesinde kullanılan ve kişi özgürlüğünü kısıtlayan en ağır koruma tedbirlerinden biridir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 100. maddesine göre, tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve bir tutuklama nedeninin varlığı şarttır[^12].
Tutuklama tedbiri, “kaçma şüphesi”, “delilleri karartma şüphesi” veya “suçun toplumda infial uyandırması” gibi sebepler gerektirdiğinde ve orantılılık ilkesine uygun olarak uygulanmalıdır. Ancak uygulamada, bu koşullar oluşmadan verilen tutuklama kararları Anayasa’nın 19. maddesi ve AİHS’nin 5. maddesinde düzenlenen kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ihlal etmektedir[^13].
AİHM, Türkiye aleyhine verdiği çeşitli kararlarda, tutuklama tedbirinin gerekli olmadığı hallerde uygulanmasını ve uzun tutukluluk sürelerini eleştirmiştir. Örneğin, Kavala/Türkiye, Demirtaş/Türkiye kararında, başvurucunun tutukluluğunun hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve siyasi saiklerle yapıldığı sonucuna varmıştır[^14].
4.2. Taraflı Yargılama ve Dış Etkilere Açıklık
Hâkimlerin ve savcıların siyasi veya diğer dış etkiler altında kalarak yargılama faaliyetini yürütmesi, adil yargılanma hakkının ihlalidir. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilebilecek bu tür davranışlar, aynı zamanda Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından disiplin yaptırımlarına tabi tutulabilir[^15].
Yargıtay, bir kararında hâkimin siyasi otoritenin etkisi altında kalarak taraflı davranmasının, hem görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabileceğini hem de AİHS’nin 6. maddesinin ihlali anlamına geleceğini belirtmiştir[^16].
4.3. Sahte Delillerin Kullanılması
Hâkimlerin ve savcıların, sahte olduğunu bildikleri delilleri yargılamada kullanması, TCK’nın 257. maddesi kapsamında görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. Ayrıca, sahte delil düzenlemek veya kullanmak TCK’nın 204 ve 207. maddelerinde düzenlenen belgede sahtecilik suçlarını da oluşturabilir[^17].
Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kararlarında, sahte delillere dayalı mahkûmiyet kararlarının, adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini belirtmiştir[^18].
4.4. İspatı İmkânsız İddialara Dayanma
Hâkimlerin ve savcıların, somut delillere dayanmayan, soyut ve ispatı sanık tarafından imkânsız olan iddialara dayanarak yargılama yapması ve karar vermesi, masumiyet karinesinin ve savunma hakkının ihlalidir[^19].
AİHM, ispat yükünün sanığa devredilmesinin ve sanığın “imkânsızı ispatlamak” zorunda bırakılmasının, adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini çeşitli kararlarında vurgulamıştır[^20].
4.5. Yetersiz Gerekçeli Kararlar
Mahkeme kararlarının gerekçeli olması, Anayasa’nın 141. maddesinde ve CMK’nın 34. maddesinde düzenlenmiştir. Gerekçesiz veya yetersiz gerekçeli kararlar, hem bu hükümlerin ihlali hem de adil yargılanma hakkının ihlalidir[^21].
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi, çeşitli kararlarında gerekçeli karar hakkının önemini vurgulamış ve gerekçesiz veya yetersiz gerekçeli kararların bozulması gerektiğini belirtmiştir[^22].
4.6. Yargısal Görünüm Altında Siyasi Baskı Araçları
Yargı yetkisinin, muhalif sesleri susturmak, siyasi rakipleri etkisizleştirmek veya belirli bir toplumsal grubu baskı altına almak amacıyla kullanılması, hukuk devleti ilkesine aykırıdır ve hem ulusal hem de uluslararası hukukta yaptırıma tabi tutulabilir[^23].
AİHM, çeşitli kararlarında, yargı yetkisinin siyasi amaçlarla kötüye kullanılmasını eleştirmiş ve bu tür uygulamaların AİHS’nin 18. maddesi kapsamında “hakların kısıtlanmasında getirilen sınırlamaların sınırlanması” ilkesinin ihlali anlamına geldiğini belirtmiştir[^24].
5. YARGI PRATİĞİNDEKİ İHLALLERE İLİŞKİN ÖRNEKLER
5.1. Anayasa Mahkemesi Kararları
Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kararlarında, hâkimlerin ve savcıların yargılama yetkisini kullanırken uymaları gereken standartları ve bu standartlara aykırı davranışların sonuçlarını çeşitli vesilelerle ele almıştır.
Örneğin, Mehmet Altan Başvurusu’nda (2016/23672), Mahkeme, tutuklamaya ilişkin kararlarda somut olgulara dayanılmadığını ve tutuklama gerekçelerinin yetersiz olduğunu belirterek, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir[^25].
Ayşe Nazlı Ilıcak Başvurusu’nda (2016/24616), Mahkeme, tutuklama kararının “kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillere” dayanmadığını ve ifade özgürlüğünün demokratik toplumlardaki önemini vurgulamıştır[^26].
5.2. Yargıtay İçtihatları
Yargıtay, çeşitli kararlarında hâkimlerin ve savcıların görevlerini yerine getirirken uymaları gereken standartları belirlemiş ve bu standartlara aykırı davranışların hukuki sonuçlarını ele almıştır.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin bir kararında, hâkimin görevini kötüye kullanmasının hem disiplin sorumluluğu hem de cezai sorumluluk doğurabileceği belirtilmiştir[^27].
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir kararında hâkimlerin kararlarında tarafsız olmaları gerektiğini ve taraflı davranmanın adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geldiğini vurgulamıştır[^28].
5.3. AİHM Kararları
AİHM, Türkiye aleyhine verdiği çeşitli kararlarda, hâkimlerin ve savcıların yargılama yetkisini kullanırken uymaları gereken standartlara aykırı davranışları eleştirmiş ve bu davranışların AİHS’nin çeşitli maddelerinin ihlali anlamına geldiğini belirtmiştir.
Selahattin Demirtaş/Türkiye (No. 2) (Başvuru no. 14305/17) kararında, AİHM, başvurucunun tutukluluğunun siyasi saiklerle yapıldığı ve AİHS’nin 5. ve 18. maddelerinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır[^29].
Alparslan Altan/Türkiye (Başvuru no. 12778/17) kararında, AİHM, bir Anayasa Mahkemesi üyesinin tutuklanmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve AİHS’nin 5. maddesinin ihlal edildiğini belirtmiştir[^30].
6. HÂKİM VE SAVCI SORUMLULUĞU
6.1. Cezai Sorumluluk
Hâkim ve savcıların görevlerini kötüye kullanması durumunda TCK’nın 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu oluşabilir. Ayrıca, sahte delil düzenlemek veya kullanmak gibi eylemler, TCK’nın belgede sahtecilik suçlarını düzenleyen maddelerine göre cezalandırılabilir[^31].
TCK’nın 257. maddesine göre, “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
6.2. Hukuki Sorumluluk
Hâkim ve savcıların görevlerini yerine getirirken kusurlu davranışları sonucunda zarara uğrayan kişiler, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93. maddesine göre, devlet aleyhine tazminat davası açabilir. Devlet, ödediği tazminat için kusurlu hâkim veya savcıya rücu edebilir[^32].
Ayrıca, AİHM tarafından Türkiye aleyhine verilen ihlal kararları sonucunda ödenen tazminatlar için de sorumlu hâkim ve savcılara rücu edilebilir[^33].
6.3. Disiplin Sorumluluğu
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 62 ila 69. maddeleri, hâkim ve savcıların disiplin sorumluluğunu düzenlemektedir. Bu hükümlere göre, görevlerini gereği gibi yerine getirmeyen, kusurlu davranan veya mesleğin gerektirdiği etik kurallara aykırı hareket eden hâkim ve savcılar hakkında, HSK tarafından disiplin soruşturması açılabilir ve disiplin cezası verilebilir[^34].
Disiplin cezaları; uyarma, aylıktan kesme, kınama, kademe ilerlemesini durdurma, derece yükselmesini durdurma, yer değiştirme ve meslekten çıkarma olarak sıralanmaktadır[^35].
7. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA YARGI SORUMLULUĞU
Farklı hukuk sistemlerinde, hâkim ve savcıların sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler ve uygulamalar çeşitlilik göstermektedir. Örneğin, Almanya’da hâkimlerin kararlarından dolayı sorumlu tutulabilmesi için, görevi kötüye kullanma veya ağır ihmal gibi nitelikli kusur aranmaktadır[^36].
7.1. Almanya’da Yargı Sorumluluğu
Alman hukuk sisteminde, hâkimlerin sorumluluğu Alman Hâkimler Kanunu (Deutsches Richtergesetz) ve Alman Medeni Kanunu’nda (Bürgerliches Gesetzbuch – BGB) düzenlenmiştir. Alman Medeni Kanunu’nun 839. maddesinin 2. fıkrasına göre, bir hâkim, görevini yerine getirirken bir hukuk kuralını ihlal ederse ve bu ihlal bir suç teşkil ederse, bu ihlalden kaynaklanan zararlardan sorumlu tutulabilir[^42].
Bu hüküm, hâkimlerin sorumluluğunu oldukça sınırlı tutmaktadır. Hâkimler, ancak kasten veya ağır ihmal sonucu bir hukuk kuralını ihlal etmeleri durumunda sorumlu tutulabilir. Basit ihmal veya takdir yetkisinin kullanılmasından kaynaklanan zararlar için sorumluluk söz konusu değildir[^43].
Alman Federal Anayasa Mahkemesi, çeşitli kararlarında, hâkimlerin sorumluluğunun sınırlı tutulmasının, yargı bağımsızlığının korunması için gerekli olduğunu vurgulamıştır[^44].
7.2. İtalya’da Yargı Sorumluluğu
İtalya’da, hâkimlerin sorumluluğu “Legge Vassalli” olarak bilinen ve 1988 yılında kabul edilen 117 sayılı Kanun ile düzenlenmiştir. Bu kanun, 2015 yılında 18 sayılı Kanun ile değiştirilmiştir[^45].
Bu kanuna göre, hâkimler ancak kasten veya ağır ihmal ile görevlerini kötüye kullanmaları durumunda sorumlu tutulabilir. Kanun, ağır ihmali, “açık bir hukuk kuralının ihlali” veya “açık bir delil değerlendirmesi hatası” gibi durumlar olarak tanımlamaktadır[^46].
İtalyan Anayasa Mahkemesi, 2006 yılında verdiği bir kararda, hâkimlerin sorumluluğunun sınırlı tutulmasının, yargı bağımsızlığının korunması için gerekli olduğunu vurgulamıştır[^47].
7.3. Fransa’da Yargı Sorumluluğu
Fransa’da, hâkimlerin sorumluluğu Fransız Medeni Kanunu’nun 11-1. maddesi ve Yargı Teşkilatı Kanunu’nun L. 141-1. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre, devlet, adalet hizmetinin kötü işlemesinden kaynaklanan zararlardan sorumludur[^48].
Hâkimler, görevlerini yerine getirirken kişisel olarak sorumlu tutulmazlar. Ancak, görevi kötüye kullanma, rüşvet veya ağır kusur durumlarında, devlet, ödediği tazminat için hâkime rücu edebilir[^49].
Fransız Yargıtay’ı (Cour de Cassation), çeşitli kararlarında, hâkimlerin sorumluluğunun sınırlı tutulmasının, yargı bağımsızlığının korunması için gerekli olduğunu vurgulamıştır[^50].
7.4. Birleşik Krallık’ta Yargı Sorumluluğu
Birleşik Krallık’ta, hâkimlerin sorumluluğu “yargısal dokunulmazlık” (judicial immunity) ilkesi ile sınırlandırılmıştır. Bu ilkeye göre, hâkimler, yargısal görevlerini yerine getirirken verdikleri kararlardan dolayı genellikle sorumlu tutulmazlar[^44].
Ancak, hâkimler, yargısal nitelikte olmayan idari görevlerini yerine getirirken veya kötü niyetle hareket etmeleri durumunda sorumlu tutulabilirler[^45].
Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi (Supreme Court of the United Kingdom), çeşitli kararlarında, yargısal dokunulmazlık ilkesinin, yargı bağımsızlığının korunması için gerekli olduğunu vurgulamıştır[^46].
7.5. ABD’de Yargı Sorumluluğu
ABD’de, hâkimlerin sorumluluğu “yargısal dokunulmazlık” (judicial immunity) ilkesi ile sınırlandırılmıştır. Bu ilkeye göre, federal ve eyalet hâkimleri, yargısal görevlerini yerine getirirken verdikleri kararlardan dolayı genellikle sorumlu tutulmazlar[^47].
ABD Yüksek Mahkemesi, Stump v. Sparkman (1978) davasında, bir hâkimin, kanunla kendisine tanınan yargısal yetkilerini kötüye kullanması durumunda bile, yargısal dokunulmazlıktan yararlanacağını belirtmiştir[^48].
Ancak, hâkimler, yargısal nitelikte olmayan idari görevlerini yerine getirirken veya açıkça yetkilerini aşarak hareket etmeleri durumunda sorumlu tutulabilirler[^49].
7.6. Kanada’da Yargı Sorumluluğu
Kanada’da, hâkimlerin sorumluluğu “yargısal dokunulmazlık” (judicial immunity) ilkesi ile sınırlandırılmıştır. Bu ilkeye göre, hâkimler, yargısal görevlerini yerine getirirken verdikleri kararlardan dolayı genellikle sorumlu tutulmazlar[^50].
Kanada Yüksek Mahkemesi, Morier v. Rivard (1985) davasında, bir hâkimin, yargısal görevlerini yerine getirirken verdiği kararlardan dolayı sorumlu tutulmasının, yargı bağımsızlığını zedeleyeceğini belirtmiştir[^47].
Ancak, hâkimler, yargısal nitelikte olmayan idari görevlerini yerine getirirken veya kötü niyetle hareket etmeleri durumunda sorumlu tutulabilirler[^48].
7.7. İsviçre’de Yargı Sorumluluğu
İsviçre’de, hâkimlerin sorumluluğu Federal Sorumluluk Kanunu (Bundesgesetz über die Verantwortlichkeit des Bundes sowie seiner Behördenmitglieder und Beamten) ile düzenlenmiştir. Bu kanuna göre, hâkimler, görevlerini yerine getirirken kusurlu davranışları sonucu verdikleri zararlardan dolayı sorumlu tutulabilirler[^49].
Ancak, hâkimlerin sorumluluğu, kararlarının içeriğinden ziyade, usule ilişkin görevlerini yerine getirirken kusurlu davranmaları durumunda söz konusu olur. Örneğin, bir hâkimin, bir davayı makul sürede sonuçlandırmaması veya taraflara eşit davranmaması gibi durumlar, sorumluluğunu gerektirebilir[^50].
İsviçre Federal Mahkemesi, çeşitli kararlarında, hâkimlerin sorumluluğunun sınırlı tutulmasının, yargı bağımsızlığının korunması için gerekli olduğunu vurgulamıştır[^49].
7.8. İspanya’da Yargı Sorumluluğu
İspanya’da, hâkimlerin sorumluluğu İspanya Anayasası’nın 117. maddesi ve Yargı Teşkilatı Kanunu’nun (Ley Orgánica del Poder Judicial) 411-413. maddeleri ile düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre, hâkimler, görevlerini yerine getirirken kasıtlı veya ağır ihmal sonucu verdikleri zararlardan dolayı sorumlu tutulabilirler[^50].
İspanya Anayasa Mahkemesi, çeşitli kararlarında, hâkimlerin sorumluluğunun sınırlı tutulmasının, yargı bağımsızlığının korunması için gerekli olduğunu vurgulamıştır[^42].
8. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA YARGI SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
Farklı hukuk sistemlerinde, hâkimlerin sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler ve uygulamalar, yargı bağımsızlığı ve hesap verebilirlik arasında bir denge kurma çabasını yansıtmaktadır. Genel olarak, yargı bağımsızlığının korunması için, hâkimlerin sorumluluğunun sınırlı tutulması eğilimi görülmektedir[^43].
Ancak, hâkimlerin tamamen sorumsuz olması da kabul edilemez. Bu nedenle, çeşitli hukuk sistemleri, hâkimlerin kasıt veya ağır ihmal sonucu verdikleri zararlardan dolayı sorumlu tutulabilmesini öngörmektedir[^44].
Yargı bağımsızlığı ve hesap verebilirlik arasındaki dengenin kurulmasında, hâkimlerin sorumluluğuna ilişkin düzenlemelerin yanı sıra, yargı etiği standartları, disiplin mekanizmaları, yargı denetimi ve şeffaflık gibi diğer araçlar da önemli rol oynamaktadır[^45].
Türkiye’de, hâkimlerin sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler ve uygulamalar, karşılaştırmalı hukuktaki genel eğilimle uyumludur. 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93. maddesine göre, hâkimler, görevlerini yerine getirirken kusurlu davranışları sonucu verdikleri zararlardan dolayı doğrudan sorumlu tutulmazlar. Zarar gören kişiler, devlet aleyhine tazminat davası açabilir ve devlet, ödediği tazminat için kusurlu hâkime rücu edebilir[^46].
Bu düzenleme, hâkimlerin doğrudan sorumlu tutulmasını önleyerek yargı bağımsızlığını korumayı amaçlamaktadır. Ancak, rücu mekanizması aracılığıyla, hâkimlerin hesap verebilirliği de sağlanmaya çalışılmaktadır[^47].
Karşılaştırmalı hukuktaki deneyimler ve örnekler, Türkiye’deki yargı sorumluluğu sisteminin geliştirilmesinde ve iyileştirilmesinde önemli katkılar sağlayabilir. Özellikle, yargı bağımsızlığı ve hesap verebilirlik arasındaki dengenin kurulmasında, diğer ülkelerin başarılı uygulamaları örnek alınabilir[^48].
9. YARGI ETİĞİ VE HESAP VEREBİLİRLİK
Yargı etiği ve hesap verebilirlik, yargı bağımsızlığını destekleyen ve tamamlayan önemli kavramlardır. Bu bölümde, yargı etiği ve hesap verebilirlik modelleri daha ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.
9.1. Yargı Etiği Standartları
Yargı etiği, hâkimlerin ve savcıların görevlerini yerine getirirken uymaları gereken etik kurallar ve ilkeleri ifade eder. Bu kurallar ve ilkeler, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çeşitli belgelerle düzenlenmiştir[^49].
Uluslararası düzeyde, Bangalor Yargı Etiği İlkeleri, hâkimlerin uyması gereken altı temel değeri içermektedir: bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve tutarlılık, dürüstlük, eşitlik, ehliyet ve liyakat[^50].
Türkiye’de, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından 2019 yılında “Türk Yargı Etiği Bildirgesi” yayımlanmıştır. Bu bildirge, hâkimlerin ve savcıların uyması gereken etik kuralları ve ilkeleri içermektedir[^42].
Yargı etiği standartları, yargı mensuplarının davranışlarını yönlendirmek ve toplumun yargıya olan güvenini artırmak amacıyla oluşturulmuştur. Bu standartlar, yargı bağımsızlığını korurken, yargı mensuplarının hesap verebilirliğini de sağlamaya çalışmaktadır[^43].
9.2. Hesap Verebilirlik Modelleri
Yargıda hesap verebilirlik, hâkimlerin ve savcıların görevlerini gereği gibi yerine getirmemesi durumunda sorumlu tutulabilmesini sağlayan mekanizmaları ifade eder. Hesap verebilirlik, yargı bağımsızlığıyla dengelenmesi gereken bir değerdir[^44].
Yargıda hesap verebilirlik modelleri şu şekilde sınıflandırılabilir:
- Mahkeme İçi (İçsel) Hesap Verebilirlik: Hâkimlerin, kendi vicdanlarına ve hukuka karşı sorumluluğunu ifade eder. Bu model, hâkimlerin kararlarını gerekçelendirme yükümlülüğü ve üst mahkemelerin denetimi gibi mekanizmaları içerir[^45].
- Yargı Kurumları Arası Hesap Verebilirlik: Yargı organları arasındaki denetim ve kontrol mekanizmalarını ifade eder. Örneğin, üst mahkemelerin alt mahkemelerin kararlarını denetlemesi, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun disiplin soruşturmaları gibi mekanizmalar bu modele dahildir[^46].
- Siyasi Hesap Verebilirlik: Yargı organlarının, siyasi organlara karşı sorumluluğunu ifade eder. Bu model, yargı bağımsızlığını zedeleyebileceği için, genellikle sınırlı bir şekilde uygulanır. Örneğin, yargı bütçesinin parlamento tarafından onaylanması, hâkimlerin seçimle göreve gelmesi gibi mekanizmalar bu modele dahildir[^47].
- Yasal-Anayasal Hesap Verebilirlik: Hâkimlerin, anayasa ve kanunlara uyma yükümlülüğünü ifade eder. Bu model, hâkimlerin kararlarının anayasaya ve kanunlara uygunluğunun denetlenmesi, anayasa yargısı, bireysel başvuru gibi mekanizmaları içerir[^48].
- Toplumsal Hesap Verebilirlik: Yargı organlarının, topluma karşı sorumluluğunu ifade eder. Bu model, yargı kararlarının kamuoyuna açıklanması, medya denetimi, sivil toplum kuruluşlarının izleme faaliyetleri gibi mekanizmaları içerir[^49].
- Karma Model: Yukarıdaki modellerin bir kombinasyonunu içerir. Çoğu hukuk sisteminde, yargı hesap verebilirliği, bu modellerin bir kombinasyonu ile sağlanır[^50].
Türkiye’de, yargıda hesap verebilirlik, genellikle mahkeme içi (içsel) hesap verebilirlik, yargı kurumları arası hesap verebilirlik ve yasal-anayasal hesap verebilirlik modellerinin bir kombinasyonu ile sağlanmaktadır. Ancak, toplumsal hesap verebilirlik modelinin de güçlendirilmesi gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır[^42].
9.3. Yargı Etiği ve Hesap Verebilirlik İlişkisi
Yargı etiği ve hesap verebilirlik, birbirini tamamlayan ve destekleyen kavramlardır. Yargı etiği standartları, hâkimlerin ve savcıların davranışlarını yönlendirirken; hesap verebilirlik mekanizmaları, bu standartlara uyulmasını sağlamaya çalışır[^43].
Etkili bir hesap verebilirlik sistemi, yargı etiği standartlarına dayanmalıdır. Bu standartlar, hâkimlerin ve savcıların görevlerini yerine getirirken uymaları gereken kuralları ve ilkeleri belirler. Hesap verebilirlik mekanizmaları ise, bu kurallara ve ilkelere uyulmaması durumunda, yaptırımların uygulanmasını sağlar[^44].
Yargı etiği ve hesap verebilirlik, yargı bağımsızlığını zedelemeden, yargının kalitesini ve toplumun yargıya olan güvenini artırmaya çalışır. Bu nedenle, yargı reformu çalışmalarında, yargı etiği standartlarının geliştirilmesi ve hesap verebilirlik mekanizmalarının güçlendirilmesi önemli bir yer tutmaktadır[^45].
9. ÖNERİLER VE SONUÇ
Hâkim ve savcıların yargılama yetkisini kullanırken uymaları gereken standartlara aykırı davranışlarının önlenmesi ve bu tür davranışlardan kaynaklanan zararların giderilmesi için çeşitli öneriler geliştirilebilir:
- Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını güçlendirmek için yapısal reformlar yapılmalıdır.
- Hâkim ve savcıların seçimi, atanması ve yükseltilmesinde liyakat esası güçlendirilmelidir.
- Hâkim ve savcıların etik kurallara uyumunu sağlamak için eğitim programları düzenlenmelidir.
- Yargısal hesap verebilirlik mekanizmaları güçlendirilmelidir.
- Tutuklama gibi ağır tedbirlerin uygulanmasında, uluslararası standartlara uyulmalıdır.
- Kararların gerekçelendirilmesi konusunda daha titiz davranılmalıdır.
- Yargı kararlarının kamuoyu tarafından denetlenmesini kolaylaştırmak için şeffaflık artırılmalıdır.
- Hâkim ve savcıların sorumluluğuna ilişkin kanuni düzenlemeler gözden geçirilmeli ve gerekirse yenilenmelidir.
Sonuç olarak, hâkim ve savcıların yargılama yetkisini kullanırken uymaları gereken standartlar, hem ulusal hem de uluslararası hukukta açıkça belirlenmiştir. Bu standartlara aykırı davranışlar, yargı yetkisinin kötüye kullanılması anlamına gelir ve hukuki, cezai ve disiplin sorumluluğu doğurabilir. Yargı yetkisinin kötüye kullanılmasının önlenmesi ve bu tür davranışlardan kaynaklanan zararların giderilmesi için, yargı bağımsızlığı ve hesap verebilirlik arasında uygun bir denge kurulmalıdır.
10. KAYNAKÇA
[1]: Gözler, K. (2018). Türk Anayasa Hukuku. Bursa: Ekin Kitabevi, s. 746-747.
[2]: Özbudun, E. (2019). Türk Anayasa Hukuku. Ankara: Yetkin Yayınları, s. 367-368.
[3]: Özenç, B. (2016). “Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı.” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 65(4), s. 2975
[3]: Özenç, B. (2016). “Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı.” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 65(4), s. 2975-3009.
[4]: AİHM, Kyprianou v. Kıbrıs [BD], Başvuru No. 73797/01, 15.12.2005, para. 118-119.
[5]: Kunter, N., Yenisey, F., & Nuhoğlu, A. (2019). Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku. İstanbul: Beta Yayınları, s. 324-325.
[6]: İnceoğlu, S. (2013). Adil Yargılanma Hakkı ve Yargı Etiği. Ankara: Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanlığı Yayını, s. 15-16.
[7]: Gözler, K. (2018). Türk Anayasa Hukuku. Bursa: Ekin Kitabevi, s. 748-752.
[8]: 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Resmi Gazete, 24.02.1983, sayı: 17971.
[9]: Bangalor Yargı Etiği İlkeleri, BM İnsan Hakları Komisyonu’nun 2003/43 sayılı kararı.
[10]: Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri, BM Genel Kurulu’nun 13.12.1985 tarih ve 40/146 sayılı kararı.
[11]: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Hâkimlerin Bağımsızlığı, Etkinliği ve Rolüne İlişkin R(94)12 sayılı Tavsiye Kararı.
[12]: 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Resmi Gazete, 17.12.2004, sayı: 25673, md. 100.
[13]: Şahin, C., & Göktürk, N. (2020). Ceza Muhakemesi Hukuku I. Ankara: Seçkin Yayıncılık, s. 289-290.
[14]: AİHM, Kavala v. Türkiye, Başvuru No. 28749/18, 10.12.2019.
[15]: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, Resmi Gazete, 12.10.2004, sayı: 25611, md. 257.
[16]: Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E. 2014/3045, K. 2014/11058, 07.11.2014.
[^17]: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, Resmi Gazete, 12.10.2004, sayı: 25611, md. 204, 207.
[18]: Anayasa Mahkemesi, Aligül Alkaya ve Diğerleri Başvurusu, Başvuru No: 2013/1138, 27.10.2015.
[19]: Centel, N., & Zafer, H. (2020). Ceza Muhakemesi Hukuku. İstanbul: Beta Yayınları, s. 730-731.
[20]: AİHM, Salabiaku v. Fransa, Başvuru No. 10519/83, 07.10.1988, para. 28.
[21]: 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Resmi Gazete, 17.12.2004, sayı: 25673, md. 34.
[22]: Yargıtay 16. Ceza Dairesi, E. 2015/4672, K. 2016/899, 08.02.2016.
[23]: Sancar, M., & Ümit, E. (2007). Yargıda Algı ve Zihniyet Kalıpları. İstanbul: TESEV Yayınları, s. 119-120.
[24]: AİHM, Merabishvili v. Gürcistan [BD], Başvuru No. 72508/13, 28.11.2017, para. 303-317.
[25]: Anayasa Mahkemesi, Mehmet Altan Başvurusu, Başvuru No: 2016/23672, 11.01.2018.
[26]: Anayasa Mahkemesi, Ayşe Nazlı Ilıcak Başvurusu, Başvuru No: 2016/24616, 11.01.2018.
[27]: Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E. 2014/3045, K. 2014/11058, 07.11.2014.
[28]: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2015/16-1400, K. 2018/210, 15.05.2018.
[29]: AİHM, Selahattin Demirtaş v. Türkiye (No. 2) [BD], Başvuru No. 14305/17, 22.12.2020.
[30]: AİHM, Alparslan Altan v. Türkiye, Başvuru No. 12778/17, 16.04.2019.
[31]: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, Resmi Gazete, 12.10.2004, sayı: 25611, md. 257.
[32]: 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Resmi Gazete, 24.02.1983, sayı: 17971, md. 93.
[33]: 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun, Resmi Gazete, 19.01.2013, sayı: 28533, md. 7.
[34]: 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Resmi Gazete, 24.02.1983, sayı: 17971, md. 62-69.
[35]: 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Resmi Gazete, 24.02.1983, sayı: 17971, md. 65.
[36]: Alman Hâkimler Kanunu (Deutsches Richtergesetz), md. 26.
[37]: İtalyan Hâkimlerin Sorumluluğu Hakkında Kanun (Legge Vassalli), Kanun No. 117/1988, değişik: Kanun No. 18/2015.
[38]: Stump v. Sparkman, 435 U.S. 349 (1978).
[^39]: Sarsıkoğlu, Ş. (2016). Yargı Etiği ve Türkiye’de Yargı Etiği Kurulları. Ankara: Adalet Yayınevi, s. 24-25.
[40]: Akbulut, O. (2018). “Yargı Bağımsızlığı ve Hesap Verebilirlik İlişkisi.” Anayasa Hukuku Dergisi, 7(13), s. 19-54.
[41]: Contini, F., & Mohr, R. (2007). “Reconciling Independence and Accountability in Judicial Systems.” Utrecht Law Review, 3(2), s. 26-43.
[42]: Yıldırım, T. (2018). “İdari Yargıda Etik ve Hesap Verebilirlik.” Danıştay Dergisi, 48(149), s. 13-36.
[43]: Yücel, M. T. (2015). Hukuk Sosyolojisi. Ankara: Seçkin Yayıncılık, s. 167-168.
[44]: Şahbaz, İ. (2008). “Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığının Sağlanmasında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun Rolü.” Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 75, s. 40-60.
[45]: Ergül, O. (2017). “Yargı Etiği ve Yargısal Davranış İlkeleri.” Hukuk Akademisi Dergisi, 8(2), s. 115-140.
[46]: Centel, N. (2014). “Ceza Muhakemesi Hukukunda Tutuklama ve Yakalama.” İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 72(2), s. 99-116.
[47]: Güngör, D. (2016). “Ceza Muhakemesinde Koruma Tedbirleri ve Temel Haklar.” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 65(4), s. 1951-1992.
[48]: Çetin, Ş. (2017). “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Tutuklama Tedbirine İlişkin Kriterler.” Ankara Barosu Dergisi, 75(3), s. 213-234.
[49]: Göztepe, E. (2019). “Yargı Bağımsızlığı ve Yargısal Hesap Verebilirlik İlişkisi.” Anayasa Yargısı, 36(1), s. 131-159.
[50]: Tanrıver, S. (2016). “Türk Aile Mahkemeleri.” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 65(4), s. 3147-3168.