Kooperatif Üyeliğinin Tespiti

Yargıtay Hukuk Dairesi 2017/1113 E. , 2020/2011 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti, tapu iptali ve tescili davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R –
Davacı vekili, davalı kooperatife ait konutların davalı şirket tarafından satışa sunulduğunu, müvekkilinin 14.07.1995 tarihli sözleşme ile 1.blok 402 no.lu konutu satın aldığını, ancak üyelik kaydının yapılmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalı kooperatif ortağı olduğunun tespitini ve hükmen tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif vekili, müvekkiline söz konusu sözleşmede taraf olmadığından husumet
yöneltilemeyeceğini, adi yazılı şekilde yapılan taşınmaz satım sözleşmenin geçerli olmadığını, davacının kooperatife ortaklık başvurusunun bulunmadığı gibi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı talimat yazısına rağmen
ödemelerini kooperatife yapmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı … Sınai Ürünleri Üretim Pazarlama Ltd. Şti. vekili, davaya konu meskenlerin yapımının ilk önce müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini ve diğer davalı şirketin verdiği yetkiye dayanarak kampanya yürüterek dairelerin satışını gerçekleştirdiğini, davacının da bu kapsamda daire satın alıp tüm ödemeleri yerine getirdiğini, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yaptığı teftiş sonucu işin sonlandırıldığını, müvekkilinin müşterilerine verdiği taahhütlerin kooperatife geçtiğini, kooperatifin bir kısım müşterileri kooperatif üye kabul ederken yönetimin değişmesi sonucu bu yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davanın reddine dair verilen karar davacı vekili temyiz istemi üzerine Dairemiz 03.02.2014 tarihli ve 2013/7755 E, 2014/658 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddia, savunma, dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, davacı ile davalı şirket
arasında taşınmaz satışı konusunda imzalanan adi sözleşmede davacının davalı kooperatife ortaklığına ilişkin bir ibarenin bulunmadığı ve kooperatifin sözleşmede taraf olmadığı, davacı edimini yerine getirse
bile dava konusu taşınmazın davalı kooperatif adına olup kooperatif ile davacının doğrudan ilişkisi bulunmadığı, davacının kooperatife üyelik başvurusu ve kabulü olmadığı, şirketin iştirakçilerden topladığı ancak kooperatife aktarmayan para olduğu, davacıdan tahsil edilen paranın kooperatife aktarıldığının tespit edilemediği, davacının üyelik tespit ve tescil isteminde bulunup bedel istemediği gerekçesiyle davalı kooperatif aleyhine açılan davanın reddine, davalı şirket aleyhine açılan davanın
pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti ile tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Davalı … Sınai Ürünleri Üretim Pazarlama Ltd. Şti ile diğer davalı kooperatif arasında imzalanan inşaat sözleşmesi kapsamında davalı şirketin bir kısım inşaatları yaptığı, davalı … şirketinin konutların
kampanyasından sağladığı bedelin büyük kısmını inşaat sözleşmesinin feshi ile 31.12.1997 tarihi itibariyle davalı kooperatife devrettiği dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, davacı …’in davalı şirketle yaptığı 14.07.1995 tarihli sözleşme kapsamında davalı şirkete ödemelerini yaptığı da Dairemiz bozma ilamı ile kesinleşmiş olduğundan davacının davalı kooperatife üye olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacının tapu tescil talebine ilişkin olarak ise; kooperatif ortağının tapu iptali ve tescil talebinde bulunabilmesi için davalı kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olduğunu, hiçbir ediminin kalmadığını, diğer üyelerle eşit durumda olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ancak 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik kuralı gereğince kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup, kooperatif aynı durumdaki ortaklarına eşit işlem yapmak zorundadır. Kooperatif, diğer ortaklara borca rağmen tapu vermiş ise davacının da varsa borcuna rağmen kooperatiften tapu iptal ve tescil isteme hakkının varlığı kabul edilmelidir. Tapusunu alan her bir ortak yönünden bunları teslim aldığı tarih itibariyle kooperatife borcu olup olmadığı kooperatif defter, kayıt ve belgeleri incelenerek denetime elverişli ve ayrıntılı bir şekilde belirlenmelidir. Yapılan bu inceleme sonucu kooperatife borcu bulunan ortaklara tapularının verilmediğinin tespiti halinde davacının da bağımsız bölüm tapusunu almaya hak kazanabilmeleri için dava tarihi itibariyle borçlarının bulunmaması gerekir. Üyeye mevcut borcu ödeme olanağı sağlamak amacıyla borcun depo ettirilmesi doğru olmayıp, davanın reddi gerekir. YHGK’nun 15.06.2012 tarihli ve 16-145 E, 392 K. sayılı ilamı ve
Dairemizin yerleşik uygulaması bu yöndedir. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacının kooperatife borçlu olup olmadığının, borçlu ise davacı ile aynı durumda olan ortaklara tapularının verilip verilmediğinin bilirkişi kurulu aracılığıyla tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcın talep halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren
15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Loading

Bir yanıt yazın