Hukuk Genel Kurulu 2017/1897 E. , 2019/1073 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Adana 3. Aile
Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.10.2013 tarih ve 2012/980 E., 2013/966 K. sayılı
karar davalı erkek vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 12.05.2014 tarih ve
2014/1014 E., 2014/11003 K. sayılı kararı ile;
“…Davalı cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece 27.02.2013 tarihli ön inceleme
duruşmasında davalıya delillerini sunması için süre verilmemiştir. Delil çekişmeli vakıaların ispatı için
gösterilir (HMK md. 187/1). Ön inceleme duruşması yapılmadan tarafların anlaştıkları ve
anlaşamadıkları hususlar belirlenmeden taraflardan tanıkların isim ve adreslerini göstermeleri
beklenemez. Davalıya delil ve tanıklarını sunmak için süre verilmediği halde, davalı 13.03.2013
tarihinde delil listesi ibraz etmiştir. Bu deliller toplanılmadan savunma hakkını kısıtlar şekilde eksik
tahkikatla yargılamaya devam edilerek karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece
önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve
dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma istemine ilişkindir.
Davacı kadın; davalı erkek ile altı aydır ayrı yaşadıklarını, davalı erkeğin kendisine baskı uyguladığını
ve tehdit ettiğini, huzursuzluklarının arttığını belirterek evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı (TMK
m. 166/1) olarak boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin kendisine tevdiine ve ortak çocuk için
500,00TL nafakaya hükmedilmesini dava etmiştir.
Davalı erkek; davacının tüm iddialarının gerçek dışı olduğunu, eşinden boşanmak istemediğini, zaman
zaman tartışmalarının olduğunu, ancak iddia edildiği gibi olayların yaşanmadığını, eşinin ailesi ile ilgili
sorunlarının olduğunu ve bu sebeple de eşinin ilaç kullandığını, savunmasında yer alan hususları
şahitlerle ispat edebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yerel mahkemece; davalının davacıya karşı sorumluluklarını yerine getirmediği, tartışma çıkartıp
davacıya bağırdığı, küfürler ettiği, bu sebeplerle tarafların ayrıldıkları, uzman raporunda müşterek
çocuğun velayetinin davalı babaya verilmesinin yararlı olacağının belirtildiği, davalının tanıklarını gerek
ön inceleme safhasında gerekse ön inceleme duruşmasında bildirmediği, davalının tanıklarının cevap
dilekçesinde yer almadığı ve tahkikat duruşmasında tanıkların isimlerinin bildirildiği, bu nedenle süresi
içerisinde tanık isimleri bildirilmediğinden ve karşı taraf da onay vermediğinden davalı tarafın tanık
dinletme talebinin reddedildiği, davalının boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu,
açıklanan sebeplerle boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davalı babaya verilmesine, davacı
kadın lehine aylık 425,00TL yoksulluk nafakasına, ayrıca boşanmakla davacı eşinin maddi desteğini
31/07/2020 14:37 Yargıtay Bilgi Islem Merkezi Müdürlügü Tarafından Olusturulmustur. Sayfa 1
YARGITAY BASKANLIGI
kaybedeceğinden davacı kadın lehine 12.000,00TL maddi tazminata ve davalının davacıya karşı olan
söz ve davranışları davacının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirildiğinden kadın lehine
12.000,00TL manevi tazminata karar verilmiştir.
Davalı erkek vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan
gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel mahkemece; davalının cevap dilekçesinde savunma olarak ileri sürdüğü her bir vakıayı hangi
delille ispat edeceğini belirtmesinin gerektiği, mahkemece davalı tarafa cevap dilekçesinde gösterilen,
ancak sunulmayan belgeleri sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilmesi için de
açıklama konusunda iki haftalık kesin süre verileceği, tarafların dayandıkları vakıaları ispata elverişli
şekilde somutlaştırmaları, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini
açıkça belirtmeleri gerektiği, davalı erkeğin cevap dilekçesinde herhangi bir delil ya da tanık listesi
sunmadığı gibi böyle bir delili olduğuna dair herhangi bir açıklamasının da bulunmadığı, ön inceleme
duruşmasında da delil ve tanığı olduğuna ve bunları bildireceğine dair herhangi bir beyanda
bulunmadığı, aynı duruşmada davacı vekili bu konuda süre talep etmesine rağmen davalının böyle bir
talebinin bulunmadığı, davalının 27.02.2013 tarihli ön inceleme duruşmasından sonra 13.03.2013
tarihinde delil ve tanık listesi sunduğu, davacı vekilinin davalı erkek vekilinin sunduğu delil listesine
onay vermediği de gözetilerek davalı tarafın delil listesi ve tanıklarının dikkate alınmadığı gerekçesiyle
direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, 27.02.2013 tarihli ön
inceleme duruşmasında tarafına delillerini sunması için süre verilmeyen davalı erkeğin ön inceleme
duruşmasından sonra 13.03.2013 tarihinde sunduğu delil listesinde yer alan delillerinin toplanılıp
toplanılmayacağı noktasında ortaya çıkmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenlenmelerin incelenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda davaların en az giderle sonuçlandırılması ve yargılamanın
makul sürede bitirilmesini sağlamak amacıyla delillerin bildirileceği zaman düzenlenmiştir. Bu
düzenlemeler aynı zamanda taraflara karşı tarafın gösterdiği delillerden haberdar olmak suretiyle
sunulan delillere karşı delil, iddia veya savunma bildirebilme imkânı tanıyacak, böylece uyuşmazlıklar
en kısa sürede adilane çözüme kavuşacaktır.
Şöyle ki; 6100 sayılı HMK’nın “Dava dilekçesinin içeriği” başlıklı 119/1-e-f maddesine göre; davacı,
dava dilekçesinde, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve
iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorundadır.
Maddenin gerekçesinde bu gerekliliğin, 6100 sayılı HMK’da bir yenilik olarak düzenlendiği ifade
edilmiştir. Davacının genel ifadelerle delillerini belirtmesi yeterli sayılmayıp hangi delillere dayandığı da
dilekçeden anlaşılmalıdır. Delillerin bildirilmesine ilişkin bu düzenleme, somutlaştırma yükümlülüğünün
de bir gereğidir (Pekcanıtez, H: Medeni Usul Hukuku, C.15. Bası, İstanbul 2017, s. 1139).
6100 sayılı HMK’nın “Belgelerin birlikte verilmesi” başlıklı 121/1. maddesine göre; dava dilekçesinde
gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın
davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek,
mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini
sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur. Ayrıca, aynı Kanunun “Cevap dilekçesinin içeriği”
başlıklı 129/1-d-e maddesine göre; cevap dilekçesinde; davalının savunmasının dayanağı olan bütün
31/07/2020 14:37 Yargıtay Bilgi Islem Merkezi Müdürlügü Tarafından Olusturulmustur. Sayfa 2
YARGITAY BASKANLIGI
vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ile savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir
vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin bildirilmesi gerekir. Bu husus da davalının savunmasını
somutlaştırma yükümlülüğünün gereğidir. Davalı da davacı gibi savunmasının dayanağı olan bütün
vakıaları hangi delillerle ispat edeceğini cevap dilekçesine ekleyerek mahkemeye vermeli ve başka
yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların teminini sağlayıcı açıklamalarda bulunmalıdır
(Pekcanıtez, Pekcanıtez Usul, s.1237-1239).
Dava dilekçesinin davalıya tebliğinde, davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceğinin tebliğ
zarfında gösterilmesi gerektiği HMK’nın 122. maddesinde düzenlendikten sonra, aynı Kanunun “Cevap
dilekçesini verme süresi” başlıklı 127. maddesinde de “Cevap dilekçesini verme süresi, dava
dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır…” şeklinde düzenleme yapılmıştır. HMK’nın 122.
maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere cevap süresi kanunla düzenlenmiş, kesin bir süre hâline
getirilmiştir.
HMK’nın “Süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu” başlıklı 128/1. maddesine göre; süresi
içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların
tamamını inkâr etmiş sayılır. Davayı inkâr etmiş sayılan davalı, daha sonra ikinci cevap dilekçesi
veremez. Zira ikinci cevap dilekçesi cevaba cevap dilekçesine karşı verilir.
6100 sayılı HMK’nın “Ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137/1. maddesine göre ise; dilekçelerin karşılıklı
verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları
inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve
delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği
davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Yine aynı
Kanunun “Ön İnceleme duruşması” başlıklı 140/5. maddesine göre; ön inceleme duruşmasında,
taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya
başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki
haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi
hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir.
6100 sayılı HMK’nın 140. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere; Mahkemece, taraflara dilekçelerin
karşılıklı olarak verilmesi aşamasında gösterdikleri, ancak sunmadıkları belgeleri sunmaları ve ellerinde
mevcut olmayan belgelerin de getirtilebilmesi için gereken açıklamayı yapmak üzere tahkikata
başlamadan önce, son kez kısa bir süre verilmesi gerekmektedir.
Dilekçeler aşaması kesin sürelere bağlı olarak düzenlendikten sonra yasa koyucu, delil bildirmenin
“süreye” bağlı olduğunu tekrar vurgulayan 145. maddeye yer vermiştir. 6100 sayılı HMK’nın “Sonradan
delil gösterilmesi” başlıklı 145. maddesine göre; taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil
gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya
süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan
gösterilmesine izin verebilir. Sözü edilen maddede tarafların Kanunda belirtilen süreden sonra delil
gösteremeyeceklerine ilişkin olarak getirilen istisnanın dava ve cevap dilekçelerinde hiç delil
belirtmeyen, ön inceleme aşamasında da delillerini sunmayan veya toplanması için gerekli işlemleri
yapmayan tarafların tahkikat aşamasında delil bildirme haklarının olduğu şeklinde anlaşılması mümkün
değildir. 145. maddenin gerekçesinde, “uygulamada, davaların uzamasının temel sebeplerinden birinin
de gereksiz yere yeni delil sunulması ve bu konuda taraflara verilen sürelere uyulmaması olduğunun
bilindiği, maddenin ilk fıkrasıyla, Kanunda belirtilen sürelerden sonra, davada yeni delil sunulmasının
31/07/2020 14:37 Yargıtay Bilgi Islem Merkezi Müdürlügü Tarafından Olusturulmustur. Sayfa 3
YARGITAY BASKANLIGI
yasak olduğunun kural olarak benimsendiği, fakat iki istisnanın kabul edildiği, bunun için; yeni delil
sunulması talebinin yargılamayı geciktirme amacı taşımaması veya delilin süresinde sunulmamasının
ilgili tarafın kusuru dışında bir sebebe dayanması hâlinde, hâkimin gerekçesini de belirtmek şartıyla,
yeni delil sunulmasına izin verebileceği, bu şekilde delil sunma kuralına istisna getirilmesinin hukuki
dinlenilme hakkının tabii bir sonucu olduğu” belirtilmiştir.
Tahkikatın amacı, kural olarak delil toplamak değil, delilleri incelemek ve değerlendirmektir; aksi hâlde
tahkikat tamamlanamaz ve yargılama uzar. Bu sebeple 145. maddede belirtilen ve tarafın etki alanı
dışında kalan çok özel durumlar dışında, sonradan delil sunulması hâlinde bu deliller dikkate
alınmamalıdır. Keza, tarafların 145. madde şartları oluşmadan sonradan delil sunması ya da kanun
yoluna başvururken bu şekilde delilleri dilekçesine ekleyip vermeleri kabul edilmemelidir (Özekes,
Pekcanıtez Usul, s.1339).
Bu açıklamalar ışığında somut olayda; davacı kadın tarafından 10.12.2012 tarihinde açılan boşanma
davasına davalı erkek tarafından yasal süresi içinde cevap dilekçesi ibraz edilmiştir. Davalı erkek
tarafından sunulan cevap dilekçesinde savunmanın dayanağını oluşturan vakıalara yer verildikten sonra
savunma vakıalarının şahitlerle ispat edilebileceği belirtilmiştir. Mahkemece 27.02.2013 tarihli ön
inceleme duruşmasında Kanunun amir hükmüne rağmen davacı tarafa HMK’nın 140/5 maddesi
uyarınca iki hafta süre verilmesine rağmen ön inceleme duruşmasında hazır bulunan ve beyanında
cevap dilekçesini tekrar ettiğini ifade eden davalı erkeğe adı geçen madde uyarınca süre verilmediği
hâlde davalı erkek tarafından iki haftalık yasal süre içerisinde 13.03.2013 tarihli delil listesi
sunulmuştur. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında, cevap dilekçesinde savunma
vakıalarının şahitlerle ispat edileceğinin belirtildiği, dayanılmayan delillerin toplanılmasına yasal imkân
bulunmadığı ancak davalı erkek tarafından yasal süresi içerisinde verilen cevap dilekçesi ile tanık
deliline açıkça dayanıldığı anlaşılmakla davalının delil listesinde yer alan tanıkların HMK’nın 240. ve
devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun şekilde davet edilip dinlenildikten sonra tüm deliller
değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
O hâlde direnme kararı yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen
değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesine
göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince
BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu
aşamada yer olmadığına, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı Kanunun 440.
maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak
üzere 17.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
31/