T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2009/12183
KARAR NO. 2010/8768
KARAR TARİHİ. 12.7.2010
>KREDİ SÖZLEŞMESİNDE KEFİLİN SORUMLULUĞU–KEFİLİN SORUMLULUĞUNUN SINIRLARI
818/m.483
ÖZET : Tespit davasında; davacı banka ile dava dışı … Ltd. Şti arasında davacıların kefaletinin bulunduğu kredi sözleşmesi imzalandığı, davacıların sorumluluklarının aynı sözleşmeye dayanılarak yeni bir kredi kullandırılması halinde devam edecekken davalı banka tarafından davacıların kefil olmadığı yeni bir sözleşme düzenlenerek kredi kullandırıldığı, bu sebeple davacıların takibe konu edilen borçtan sorumlu tutulamayacakları gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmesi hukuka uygundur.
DAVA : Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükümün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin 2004 yılında dava dışı … Ltd. Şti’nin davalı bankadan aylık sabit ödemeli 30.000 YTL’lik kredi için kefil olduklarını, bu kredi borcunun 2007 yılı Mayıs ayında tamamen kapatılmış olduğunu, müvekkillerinin kefaletinin düştüğünü, müvekkillerinden Yusuf U.’ın davalı bankanın müdür yardımcısı ile kefalet konusunda görüşmeye gittiğini, müdür yardımcısının iki yeni kefil getirilirse kefaletin düşeceğini söylediğini, iki yeni kefil alındığını, önceki borç bittiği için kefaletlerinin geçersiz olduğunun bildirildiğini, ancak daha sonra müvekkillerine borçlu olduklarının ihtarla bildirildiğini, 2007 yılında kullandırılan kredilerden müvekkillerinin haberi olmadığı gibi bu kredilerde müvekkillerinin kefalete dair imzalarının da bulunmadığını, davalı bankanın 20.5.2004 tarihli müvekkillerinin kefil olduğu kredi sözleşmesinin 64. sayfasına yeni kefillerin de imzasının alındığını, ayrıca kredinin rakam hanesinin 300.000 YTL olarak sonradan yazıldığını, oysa müvekkillerinin 30.000 YTL için imza attıklarını belirterek müvekkillerinin kredi sözleşmesinden dolayı kefalet sorumluluklarının bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların 20.5.2004 tarihli 300.000 YTL bedelli kredi için kefil olduklarını, kredi ilişkisi devam ederken … Ltd. Şti. ile ilave 27.11.2006 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzalandığını, asıl borçlunun borçlarını ödemeyince hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini, davacıların ihtarnameye itiraz etmediklerini, 2004 yılında imzalanan kredinin cari hesap şeklinde işlediğini, asıl borçlunun sözleşmeyi feshettiğine dair ya da kefillerin kefaletten vazgeçtiklerine dair ihtarname göndermediklerini, cari hesap şeklinde işleyen sözleşmelerde borç bakiyesinin sıfır olmasının kredi ilişkisini sonlandırmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacı banka ile dava dışı … Ltd. Şti arasında 20.5.2004 tarihli davacıların kefaletinin bulunduğu kredi sözleşmesi imzalandığı, davacıların sorumluluklarının aynı sözleşmeye dayanılarak yeni bir kredi kullandırılması halinde devam edecekken davalı banka tarafından davacıların kefil olmadığı 27.11.2006 tarihli yeni bir sözleşme düzenlenerek kredi kullandırıldığı, bu sebeple davacıların takibe konu edilen borçtan sorumlu tutulamayacakları gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacıların 20.5.2004 ve 27.11.2006 tarihli sözleşmeler sebebiyle davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.
SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükümün ONANMASINA, 12.7.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.